Türk askerine kimyasal silah iftirası attıktan sonra çıktığı mahkemece tutuklanan TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, üzerine atılı suçları kabul etmediğini ve suçsuz olduğunu söyledi. Türkiye’nin gündeminde, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı var.
Her fırsatta PKK savunuculuğuna soyunan Fincancı’nın Türk Silahlı Kuvvetleri’ne kimyasal silah iftirasının ardından yargı ve emniyet düğmeye bastı.
İstanbul Kadıköy’de gözaltına alınan Fincancı’nın evinde yapılan aramalarda, kalaşnikof mermisi ve örgütsel kitaplar ele geçirildi.
Gözaltına alınan Fincancı, Ankara’ya sevk edildi ve savcılık ifadesinin ardından hakim karşısına çıktı.
Fincancı, “terör örgütü propagandası” suçundan sevk edildiği mahkemece tutuklandı.
Sincan Kapalı Kadın Cezaevi’ne gönderilen Fincancı’nın, savcılık ifadesi ortaya çıktı.
“PKK kanalı olduğunu bilmiyordum”
Üzerine atılı suçu reddeden Fincancı, TTB Başkanı sıfatı ile değil adli tıp uzmanı olarak gösterilen görüntülerle ilgili bilimsel yorum yaptığını ve konuştuğu kanalın PKK’ya bağlı olduğunu bilmediğini söyledi.
HDP’den destek paylaşımı
Fincancı cezaevine gönderilirken, PKK’nın siyasi ayağı HDP’den de bir destek açıklaması yapıldı. Partinin resmi Twitter hesabından Fıincancı’nın fotoğrafı paylaşılırken, “TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanması iktidarın farklı düşüncelere yönelik düşmanca tutumunun sonucudur. Hakikati tutuklama ve gözaltı kararlarıyla karartamazsınız. Şebnem Korur Fincancı’nın yanındayız, sözlerinin arkasındayız.” notuna yer verildi.
“Videoyu izleyip karşılıklı fikir alışverişlerinde bulunduk”
Fincancı’nın ifadesinin tamamı şu şekilde: “19 Ekim 2022 tarihinde Almanya’nın Berlin şehrinde bir konferansa katılmak için bulunduğum süre zarfında Medya Haber TV’den şahsen tanımadığım bir kişi sabah saatlerinde canlı bağlantı için bana ulaştı. Benim cep telefonu numaram herkeste olduğu için numaramı nereden aldıklarını bilmiyorum.
Söz konusu haber kanalının PKK silahlı terör örgütüyle bir irtibatı olup olmadığıyla hekim olarak bilmiyorum ve ilgilenmiyorum da. Almanya’da Roza Lüksemburg Vakfı’nın ‘Cezaevi Ve İnsan Hakları’ konulu bir konferansında yine nerenin vatandaşı olduğunu bilmediğim, o ortamda tanıştığım bir meslektaşım, içinde bulunduğum hekim arkadaşlarıma bir video gösterdi.
Bizler bu videoyu izleyip karşılıklı fikir alışverişlerinde bulunduk. Benim Medya Haber TV’de canlı yayında yaptığım bağlantı öncesinde video hakkında böyle bilgi sahibi oldum. Bana sormuş olduğunuz incelenen görüntüler kapsamındaki kimyasal, toksik ve zehirli gazlarla ilgili yorum bir ön değerlendirmedir. Hekimler arasında yapmış olduğumuz video değerlendirmesi ile canlı bağlantıya çağrılmam arasında bir irtibat yoktur. Benim yaptığım bu ön değerlendirme de de herhangi bir kurum ve kuruluşa müracaatımız olmuyor.
“Sadece sunucunun yüzünü görüyordum”
Uluslararası Cenevre Sözleşmesi’nde bir araştırma yapılması için devletler tarafından başvuru yapılmasını gerekmektedir. Yine ekranda görünen kulaklık ile yapmış olduğum bağlantıda ben karşıda sadece spikerin yüzünü görmekteydim. Benim haricen bir cep telefonuyla bir görüşmem olmadı. Doğrudan Skype üzerinden bağlandım. Kapatmam suretiyle bağlantım sonlandı.
Kalmış olduğum otelin odasında otelin interneti ile bu bağlantıyı sağladım. Benim bundan önce Medya Haber TV gibi kimyasal silah kullanımına ilişkin canlı bağlantım olmamıştır. Yine kimyasal silahlar üzerinde Türk Tabipleri Birliği bünyesinde oluşturulan, Adli Tıp Uzmanları Derneği’nin de aralarında bulunduğu 20 branş derneği tarafından ‘Kimyasal silahlar Gösteri Kontrol Ajanları’ ve ‘Kimyasal Gösteri Kontrol Ajanlarıyla Temas edenleri Sağlık Sorunlarını Değerlendirme Raporu’ isimli iki ayrı kitabın hazırlanmasında bizzat aktif olarak rol almıştım.
Ayrıca Forensic Science International dergisinde bu konuda bilimsel makale ve yayınları da mevcuttur. 2012 yılında Bahreyn’de 2016 yılına kadar Galatasaray Üniversitesi’nde Hukuk Fakültesi öğrencileriyle otopsilere katıldım. Soruşturma konusu olayla ilgili olarak kimyasal gazlara ilişkin biber gazı, siyen gazı, siyester ve göz yaşartıcı gazlar nedeniyle yaşanan olaylara ilişkin otopsilere katılmışlığım vardır.
Bu olaylara ilişkin örnek almışlığımız da vardır. Yine bu konuda otopsisi önce yapılıp değerlendirme için bize başvurulduğu durumlarda vardır. Ben Kuzey Irak yerini IPPNW raporunda okumak suretiyle öğrendim. Kapalı bir alan olduğu anlaşılıyordu ve rapor kapsamında Kuzey Irak’ta olduğundan bir bilgimiz rapor kapsamında yoktur. Bu hususu da yine yukarıda belirtmiş olduğum gibi videonun izlendiği hekim arkadaşlarımın grubunda söylemiştir.
Medya Haber TV’de canlı bağlantı için arayan kişiyi tanımıyordum. Yine söz konusu yayın kuruluşunun PKK silahlı terör örgütünün irtibatlı ve geçmiş haberlerini, yayınlarını bilmiyorum. Çünkü ben hiç haber izlemeyen, hatta kendi bağlantı yaptığım programları da sonrasında izlemeyen bir insanım.
Yakın dönemde Türk Tabipler Birliği görevim ve otopsili pek bir olay olmadığı için aranmamıştım ancak Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nda bulunduğum dönemde hak ihlallerinden dolayı daha sık aranıyor ve haber niteliği paylaşımlar ve adli tıp içerikli bilgime danışılıyordu.
“Suçlamaları kabul etmiyorum, suçsuzum”
Ben salı gecesi saat 01.00 sularında Türk Tabipler Birliği’nin Merkez Konseyi toplantısı bitiminde ikametgahımda iken o gecenin sabahı 06.00 sularında kolluk birimleri tarafından gözaltına alındım. Devamında İstanbul ilinden Ankara’ya getirildim.
Sonrasında kolluktaki savunmam gece çarşamba günü sabaha karşı 01.00 sularına kadar devam etti. Sonrasında 05.45 gibi emniyetten çıkarılarak adliyeye geldim. Tüm bu süreç benim için çok yorucuydu. Bu kapsamda üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum, suçsuzum.”