Aziz Dağtekin Yazdı
“15 Mayıs’ta başbakan olacağım, Parlamenter sistemi geri getireceğim. Bu ucube sistem bitecek. Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet” diyen Meral Akşener’in partisinin aldığı hezimet sonrası ailede “iç hesaplaşma” başladı.
Boyundan büyük laflar eden, 15 Temmuz 2016 yılında “başbakan olacağım” çıkışı yapan, 2018 yılında da girdiği Cumhurbaşkanlığı seçiminde umduğu oyu alamayan ve akabinde istifa eden, sonradan geri koltuğuna nazla oturan, keza Millet İttifakında da aynı cilvelerle masadan kalkan 2 gün sonra geleyim bari deyip tıpış tıpış geri dönen Meral Akşener’in tahtı ve nazlanma sanatı ciddi manada sallanmaya başladı. Bu sallantılar Millet ittifakının kaybeden bileşenlerinden de görülüyor. Bakın çok başlı CHP nasıl da kaynıyor?
Başkan Erdoğan’a karşı her kesim ile olur olmaz ittifaklar kuran, her önüne gelene cumhurbaşkanlığı yardımcılığı ve bakanlıklar veren, girdiği iki seçimde de hezimete uğrayan CHP ile İYİ partide bu günlerde fırtınalar kopuyor. CHP’de ertelenen kurultay çağrısı yeniden yüksek sesle dillendirilirken, İyi Parti’de ise 24-25 Haziran’da yapılacak olan kurultayda Meral Akşener’e rakip çıkacağı kulislerde konuşulmaya başlandı. Her iki partide kazan cadı kazanı gibi ciddi manada kaynıyor.
Bu başarısızlıkların gölgesinde İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, önceki gün Başkanlık Divanı’nı topladı. Basına kapalı gerçekleştirilen toplantıda, Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçim sonuçları değerlendirildi. Göstermelik olarak toplantı düzenleyen Akşener, divan üyelerinin görüşlerini dinlerken, seçim sürecinin sorumlusu olarak 6’lı masayı göstermesi ve masada bulunan partilerin yaptığı yanlışlara dikkat çekmesi başarısızlığına ve dik durmayışına kılıf arar nitelikte olduğu, ayrıca 24 ve 25 Haziran’da yapılması planlanan kongre sürecinde başarı elde etmeye çalıştığı gözden kaçmıyor. Zoru görünce hep kaçan, şeyhi müridi uçur misaliyle yandaşları marifetinin ricasıyla geliyormuş gibi hazırlık yapan Akşener’in bu numaraları artık yutulmuyor.
Kulislere göre, kongre öncesinde parti içinde muhalif hareketlenmelerin olabileceği ancak delege sistemi ve Meral Akşener’in varlığından ötürü bu hareketlenmenin bir sonuca ulaşmasının mümkün gözükmediği yorumlanırken, alınan ağır yenilgi sonrası parti içerisinde hareketlilik hayra alamet olarak yorumlanmıyor. Bu arada Disiplin Kurulu üyesi Ethem Baykal, Akşener’e istifa çağrısı yapması kulis bilgilerine göre, Akşener’e muhalif ekibin kurultayda yeni bir aday çıkaracağı dilden dile konuşulmaya başlaması, bir proje dahilinde oluşturulan oluşumun dağılma sürecinde olduğunun habercisidir. Yanlış aday ile ittifaktaki masayı terk ederken, “ya tarih yazacağız ya da tarih olacağız” çıkışı yapan Akşener’in partisi galiba bu gidişle tarih olacaktır.
Sonuç itibariyle her zorlandığında kaçan, sonra da ikna edilmiş gibi masaya veya koltuğa geri gelen Meral Akşener’in bu kez işi çok zor. Çünkü “15 Temmuz 2016 yılında başbakan olacağım “dedi olamadı. “Bizim olduğumuz yerde HDP-PKK olmaz” dedi. HDP oldu. “Kazanacak aday olmazsa biz masada olmayız” dedi. Kazanamayacak aday ile masaya oturdu. “Kılıçdaroğlu’nu istemiyoruz” deyip masadan kalktı. Zehir zemberek sözler söyledi. Masadan kalktıktan 2 gün sonra tıpış tıpış geri döndü. Yani Akşener’in olamaz, yapılamaz dedikleri her şey Millet İttifakı döneminde hepsi yaşandı. “15 Mayıs’tan sonra güçlendirilmiş parlamenter sistemini geri getireceğiz” dedi getiremedi. “13. Cumhurbaşkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’dur” dedi olmadı. Ne kumar masasında ne de noter masasında olmayız” dedi ama gidip tersini yaptı. Daha hangisini sayalım ki! Ne dediyse olmadı. Hep söylediklerinin tersi çıktı.
Şimdi haklı olarak delege soracaktır. Bu kadar olmazın içinde bize ne vaat ediyorsun diyecektir. Demeliler de! Bize göre, CHP, İYİ Parti ve ittifakın diğer üyeleri bu açmazlar yüzünden daha birbirilerine çok düşecekler. İyi ki devlet yönetimi bunlara bırakılmadı. Ya kazaen devlet yönetimi birbirine benzemez bu 6 parti yönetseydi memleketin hali ne olurdu siz düşünün!..