Türkiye’nin bölgesel yükselişi “Üç Kıta, Bir Güç” etkisi!

Aziz Dağtekin Yazdı

İtalya basınında yayımlanan 8 Aralık tarihli analiz, Türkiye’nin son yıllarda bölgesel stratejilerindeki önemli dönüşüm ve etki alanlarını kapsamlı bir şekilde ele alması ve Türkiye’nin, özellikle Suriye’deki gelişmeler ışığında güçlü bir stratejik konum elde etmesi ve bölgesel liderlik iddialarını pekiştirmesi, İtalyan medya tarafından olduğu gibi dünyadan dikkatlice izleniyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin bu sürecin merkezinde olan stratejilerinin, sadece bölgesel güvenlik ve askeri üstünlükle sınırlı kalmayıp, daha geniş bir ekonomik, diplomatik ve kültürel etkilenimle şekillendiği vurgulanıyor. Bu yazıda, Türkiye Cumhuriyeti’nin bölgesel güç olarak yükselme sürecini ve bu süreçteki başarılarını derinlemesine inceleyeceğiz.

Türkiye, son yıllarda stratejik derinliğini artırarak, Orta Doğu’dan Balkanlar’a kadar uzanan geniş bir coğrafyada etkinliğini arttırmış ve bu sayede hem bölgesel hem de küresel çapta önemli bir güç haline gelmiştir. Türkiye’nin yükselişindeki en önemli faktörlerden biri, Suriye’deki gelişmelerin Türkiye lehine gelişmesidir. Beşar Esad rejiminin gerilemesi ve terör örgütü PKK’nın geri çekilmesi, Türkiye’nin güvenlik endişelerini önemli ölçüde hafifletmiş ve sınır ötesi operasyonlarda elde ettiği başarılarla, bölgedeki etki gücünü artırmıştır. Bu süreçte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında Türkiye, dış politikasını büyük bir başarıyla şekillendirmiş ve bölgesel düzeyde pek çok stratejik zafer kazanmıştır.

Özellikle Erdoğan’ın Moskova ve Tahran ile kurduğu güçlü ilişkiler, Türkiye’nin bölgesel rolünü pekiştirmiştir. Suriye’deki çıkarlarını koruma ve bölgesel istikrarı sağlama amacıyla yürütülen politikalar, sadece Türkiye için değil, bölgedeki pek çok ülke için de belirleyici bir etken haline gelmiştir. Türkiye’nin hem askeri gücü hem de diplomatik hamleleri, ülkedeki yönetimlerin stratejik hesaplarını derinden etkilemiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sıkça vurguladığı “Türkiye Yüzyılı” vizyonu, yalnızca Türkiye’nin ekonomik ve askeri güçlenmesinin bir yansıması değil, aynı zamanda Türkiye’nin gelecekteki bölgesel rolünün belirleyici bir göstergesidir. Bu vizyon, Türk milletinin tarihsel birikimini modern stratejik düşüncelerle harmanlayarak, ülkenin dünya genelindeki etkisini artırmayı amaçlamaktadır. Erdoğan’ın Suriye’deki hamlelerinin bu vizyonla bağlantılı olarak, Türkiye’nin bölgedeki yeni bir düzenin kurucusu olma iddiasını ortaya koyduğu söylenebilir.

Erdoğan’ın “Türkiye Yüzyılı” söylemi, yalnızca Türkiye’nin iç kalkınmasına değil, aynı zamanda dünya politikasındaki etkisine dair güçlü bir mesaj taşır. Türkiye’nin bu sürecin merkezinde yer alması, sadece bölgesel değil küresel düzeyde de güç kazanma stratejisini işaret eder. İtalya basını, Türkiye’nin bu vizyonunu, tarihsel bir perspektiften değerlendirerek Osmanlı İmparatorluğu’nun eski sınırlarına ve gücüne atıfta bulunmakta, bu bağlamda İstanbul’u bölgenin merkezine yerleştirmektedir.

İtalyan basınındaki bir harita, Türkiye’nin etkisinin üç kıtaya yayıldığını ve bunun Türkiye’nin bölgesel üstünlüğünü pekiştiren bir gösterge olduğunu ifade etmektedir. Harita, Türkiye’nin genişleyen etki alanını daha somut bir biçimde ortaya koymaktadır. Bu harita üzerindeki ayrımlar, Türkiye’nin geçmişte Osmanlı İmparatorluğu’nun hüküm sürdüğü topraklardaki etkisini yeniden kurma hedefini simgeler niteliktedir. Özellikle, “İlhak edilmiş bölgeler”, “Konfederasyon devletleri” ve “Uydu devletler” gibi kategoriler, Türkiye’nin bölgesel stratejilerini nasıl şekillendirdiğini, eski Osmanlı sınırlarını nasıl yeniden şekillendirdiğini göstermektedir.

Bunların yanı sıra, “Mavi Vatan” kavramı, Türkiye’nin deniz sınırlarını genişletme ve Akdeniz’deki stratejik üstünlüğünü pekiştirme çabalarını simgeliyor. Bu kavram, Türkiye’nin yalnızca kara sınırlarında değil, denizlerde de etki alanını genişletmeye çalıştığının bir göstergesidir.

Türkiye’nin bölgesel stratejilerinin küresel boyuttaki etkileri de göz ardı edilemez. NATO üyeliği, Batı ile ilişkiler ve Rusya, İran gibi geleneksel rakiplerle güçlü bir diplomasi, Türkiye’yi jeopolitik anlamda önemli bir oyuncu haline getirmiştir. Türkiye’nin Batı ile olan ilişkileri, NATO içinde oynadığı rol ve Rusya ile geliştirdiği ilişkiler, Türkiye’nin iki taraf arasında denge kurarak dünya çapındaki diplomatik ve askeri etkinliğini güçlendirmektedir.

Türkiye’nin küresel güç olma yolundaki en önemli adımlarından biri, bölgesel krizlere müdahale etme kapasitesine sahip olmasıdır. Bu yalnızca askeri güçle sınırlı kalmaz; Türkiye, aynı zamanda ekonomik gücünü ve diplomatik ilişkilerini de bu denkleme katmaktadır. Türkiye, Orta Asya’dan Balkanlar’a kadar olan geniş coğrafyada, ekonomik ve ticari ilişkilerini geliştirmek, stratejik anlaşmalar yapmak ve ortak projelerde yer almak için aktif bir politika izlemektedir.

Sonuç itibariyle, Türkiye Cumhuriyeti, bölgesel ve küresel düzeyde etkin bir strateji izleyerek, yalnızca kendi sınırlarını değil, etki alanını da genişletmiş bir devlet olarak öne çıkmaktadır. İtalya basınındaki analiz, Türkiye’nin bölgesel stratejilerini ve küresel güç olma yolundaki adımlarını takdirle ele almaktadır. Türkiye’nin askeri, diplomatik, ekonomik ve kültürel alanlardaki başarıları, hem iç hem dış politikasını büyük bir ustalıkla şekillendiren bir devlet olarak dünya sahnesinde önemli bir aktör olmasını sağlamaktadır. Bu başarının merkezinde ise, güçlü liderlik, stratejik vizyon ve tarihsel birikim bulunmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti, her geçen gün daha fazla global bir aktör olarak büyürken, bölgesel stratejilerini daha da derinleştiriyor ve küresel gücünü pekiştiriyor. Kısacası Türkiye’nin 106 yıl sonra ayağa kalkıp bölgesel bir güç olarak yükselişi bize Osmanlı’nın “Üç Kıta, Bir Güç” kudretini hatırlatıyor.

Hakkında Aziz Dağtekin

1960 yılında Elazığ'da doğdu. Öğrenimini İstanbulda tamamlayarak gazetecilik mesleğine 1983 yılında başladı. sırasıyla Hergün, Bulvar, Hürriyet ve Türkiye Gazetelerinde muhabirlik ve yazı işleri kadrolarında görev aldı. Basın sektöründen 2006 yılında emekli oldu. Halen idare yeri Adana olan ve Ulusal yayın yapan Netinternet, Ekonet Haber, Eko İntenet Haber sitelerinde Genel Yayın Yönetmenliği ve ekonomi ile alakalı yazı ve yorumlar yazmaktadır. Gazetecilik mesleği yanısara sigortacılık, pazarlama ve finans sektöründe üst düzey yöneticiliklerde bulundu. Sırasıyla İhlas Barter ve Turk Barter'da franchise ve bölge müdürlüğü görevlerinde yer aldı. 2005 yılında Turk Barter'dan ayrılarak Anadolu Barter'ı kurdu. Halen 13'e yakın şubesiyle faaliyet gösteren Anadolu Barter'ın Yönetim Kurulu Başkalığını yürütmektedir. Evli ve 2 çocuk babası olan Gazeteci-Yazar Aziz Dağtekin halen Basın Konseyi üyesi ve Adana'da Kurulu bulunan Çukurova Güreş Vakfı ile Elazığlılar Kültür ve Dayanışma Derneğinin de kurucu üyesidir.

Göz Atmak İster misiniz?

TBMM’de 2025 bütçesi kabul edildi

TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen 2025 yılı bütçesi Meclis’ten geçti. Son yıllarda Kovid-19 salgınının, depremlerin yaşandığını …

Bir yanıt yazın