Aziz Dağtekin yazdı
Albert Einstein, der ki, ”Hayatta hata yapmayan insan yoktur, kişinin insanlıktaki derecesi, hatalarını kabul edip düzeltmek için gösterdiği gayret ve titizlikle ölçülmelidir.” Şimdilerde acar Milli eğitim bakanımız tutturmuş illa da mülakat. Yahu kardeşim kafayı siz mülakatla niye bozdunuz. Mülakatta direnmeniz yanlıştır. Yanlış kafadasınız, yanlış yerdesiniz. Mülakatı yanlış yerde uygulamaya kalkışıyorsunuz. Hatada ısrar etmek doğru değildir. İslam alimleri buyuruyor ki “istişare yanlışı bozar.” Siz Reis’in sözünün üstüne niye söz söylemekten inat ediyorsunuz anlayamadım.
Sayın bakan şunu iyi bilin ki, insan, hata edebilen bir varlıktır. Bu yüzden insanı insan yapan şey, hata etmemesi değil; hata ettiğini kabul etmesi, bu hatayı kendinden bilmesi, hatasında ısrar etmemesi ve hatasının bedelini ödemesidir. İnsanın hata edebilir olması, hatasını meşru kılmaz veya sürekli hata etmesi için bahane olamaz. Yani hata ettiğimizde pişman olmak ve en kısa zamanda hatadan dönmek gerekiyor. İnsan, hata ihtimali olduğu için düşünebilen ve kendini geliştirebilen bir varlıktır. Hata ihtimali olmayan yerde, gelişme ve ilerleme de olmaz. Bu kavramları bir eğitimci olarak bizden daha iyi bilirsiniz.
İnsan hata da fazla ısrar etmemeli, elinden gelenin en iyisini yapıp beklemeli. Vazgeçeceği noktayı çok iyi bilmelidir.
Bakanlığa atandığınız günden beri mülakat da mülakat diye tutturan siz Milli Eğitim Bakanımız yanlış yoldasınız. Hani diyorsunuz ya “İstihdam ettiğim öğretmeni görmek zorundayım. Siz nasıl çocuğunuzu bir okula yazdırırken öğretmeni görüyorsanız ben de size mahcup olmamak için istihdam ettiğim öğretmeni görmek zorundayım. Bundan daha doğal bir şey yok ve ben size açık çek veriyorum. Objektiflik için adillik için ne gerekiyorsa bu tedbirleri alalım diyorum. Neden kul hakkı yiyeyim? Tanımadığım birisi için neden beddua alayım?” Çok doğru söylüyorsunuz da sayın bakan. Orada bir durun. Sizi zora sokacak bir sorumuz olacak. Sakın alınganlık göstermeyiniz.
Soracaklarım şunlardır:
2023-2024 Eğitim ve öğretim yılında kaç ücretli öğretmen alımı yaptınız? Bu ücretli öğretmenlerin kaçını mülakata tabii tuttunuz? Yetmedi bu ücretli öğretmenleri ne kadar tanıdınız? Bu tanımadığınız öğretmenlerden dolayı ne kadar beddua aldınız?
Cevap vermezsiniz. Çünkü bunların hiçbirini tanımadınız ve tanımaya da vaktiniz yetmez. Sayın bakan bu işini size kim aşıladıysa yanlış yapmış. Size bir dost olarak tavsiyem biran önce bu mülakat inadınızdan vaz geçmenizdir. Öğretmen’i bu kadar hor görme yetkinliği ne sizde ne de kuracağınız jüride yoktur. Bu ülke yıllarca başörtü meselesiyle uğraştı, şimdilerde de sizin mülakat inadınızla uğraşmasın. Bize göre, mülakat çok saçmalıktır. Öğretmene “öğretmen olabilir diploması verilince ” her şey orada biter. Sizin bu inadınız diploma veren kurumlara hakarettir. Şunu derseniz gayet iyi anlarım:
Öğretmene diploma vermeden önce, öğretmen mezun olacağı fakültenin kurmuş olduğu veya kuracağı jüri huzurunda yeterlilik mülakatına tabii tutulmalıdır. Derseniz size sonuna kadar katılırım. Şimdi özel gereksinimli çocuklarımız var. Bu çocuklarımıza alan mezunu öğretmenlerin ders vermesi gerekir. Alanında mezun olanlara özel eğitim alan mezunu deniyor. Şimdi bu öğretmenleri nasıl mülakata tabi tutacaksınız? Bu mülakata giren bir alan mezunu öğretmen jüriye pekiştireçler sunarak mı mülakatı tamamlayacak? Yapmayın etmeyin bu hatadan ve inattan derhal vaz geçin. Şunu iyi bilin ki, hiç hata yapmayan insan, hiçbir şey yapmayan insandır. Ve hayatta en büyük hata, insanın kendisini hatasız sanmasıdır.
Bildiğimiz odur ki, başkalarının hayatından ve hatalarından ders çıkaranların, bütün hataları kendi yapacak kadar uzun yaşamıyor. Bu sebeple hayatta yapılacak o kadar çok hata vardır ki aynı hatayı yapmakta ısrar etmenin anlamı yoktur.
Sayın bakan, uzun lafın kısası, hayatımızda işlediğimiz hataların çoğu, düşünmemiz gereken yerde hissetmekten, hissetmemiz gereken yerde de düşünmekten ileri gelmektedir. Gelin iyi düşünün bu “mülakat” inadınızdan vaz geçin. Eğitimin kalitesini arttıracak materyaller ve kalıcı tedbirler alın. Başarının da başarısızlığın da yolu eğitimden geçmektedir. Çünkü eğitim idealist insanların işi olduğu gibi, hukuk devletinde de verilen hakın geri alınmayacağı aşikarddır. Kendisini bu kutsal makama adayanların,hakkını teslim edelim. Eğitime kalite katacaksanız bunu öğretmene “öğretmensin” diplomasını vermeden önce yapın. Yapın ki hep hayırla yad edilebilesiniz. Siz şuan hiç bir kesimden dua almıyorsunuz. Aksine beddua alıyorsunuz. Tıpkı eski çalışma bakanlarımızdan Yaşar Okuyan beyin emekliye yaptığı zulüm giibi! Sakın ha dua alayım derken, aynı hataya düşüp daha fazla beddua almayın. Bu gençlerin inan ki hem duası hem de bedduası tutar.