PKK terör örgütünün elebaşı terörist Abdullah Öcalan’a seslenen Bahçeli, “Türkiye’ye getirilirken ‘her türlü hizmete hazırım’ diyen teröristbaşı buyursun terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin” ifadelerini kullandı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu.
Gündeme dair önemli mesajlar veren Bahçeli konuşmasına, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına ilişkin gösterdiği tepkiyle başladı.
Bahçeli akabinde ise sözü, Meclis’in yeni başlayan yasama yılında DEM Parti’yle tokalaşmasına getirdi.
Sözlerine devam eden Bahçeli daha sonra DEM Parti’yle ilgili konuştu, terörist Öcalan’a seslendi.
“ÖCALAN ÖRGÜTÜN TASFİYE EDİLECEĞİNİ İLAN ETSİN”
Terörist Öcalan’a çağrı yapan Bahçeli, “Türkiye’ye getirilirken ‘her türlü hizmete hazırım’ diyen teröristbaşı buyursun terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin. Ama devletin terörle masaya oturmasını hiç kimse, hiçbir şart altında beklemesin, aklından dahi geçirmesin. Kana değil kardeşliğe susadıklarını göstersinler.” dedi.
“UZATTIĞIM EL SAMİMİ VE İYİ NİYETLİDİR”
DEM Parti Grubu ile tokalaşması ile ilgili de konuşan Bahçeli, “Uzattığım el, hesapsız bir eldir. Uzattığım el, samimi ve iyi niyetli bir eldir. Uzattığım el, Türkiye’de birleşelim, Türk milletinde kenetlenelim tebliğidir.” diye konuştu.
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin devam eden açıklamaları şu şekilde:
“TÜRK – KÜRT KARDEŞTİR”
DEM Parti’nin aklını başına alması, uzattığım eli sabote etmek için tahrik ortamını kamçılamaktan uzak durması herkesin hayrınadır. Kaldı ki Kürt kökenli kardeşlerim oyunu görmüştür.
13 Ekim Pazar günü düzenlenmek istenen korsan miting katılımının çok az olması, buna rağmen marjinal bir grubun bölücülük yapmaya çalıştığı görülmüştür.
Bu provokasyonlara gelmeyen kardeşlerimi hasret ve muhabbetle bağrıma basıyorum. Kürt ve Türk kardeştir, araya girmeye çalışan kanser hücresidir, kalleştir.
“DEVLET TERÖR ÖRGÜTÜYLE MASAYA OTURMAZ”
Türkiye’ye getirilirken ‘Her türlü hizmete hazırım’ diyen teröristbaşı; terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin ama devletin terörle masaya oturmasını kimse beklemesin.
Devlet, terör örgütüyle masaya oturmaz, pazarlık etmez. PKK’nın önünde üç seçenek vardır; terör eylemlerine derhal son vermek, silahlarıyla dağdan inip Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne teslim olmak ve yargının verdiği cezayı çekmek.
Bahçeli’nin devam eden açıklamaları şu şekilde:
“İSRAİL BİR TERÖR ÖRGÜTÜNE DÖNÜŞTÜ”
İsrail bir terör örgütüne dönüştü. BM korkaktır, kahredici bir sessizliğe gömülmüştür. İsrail Maliye Bakanı, büyük İsrail hayalini anlatırken hedef ülkeleri tek tek sıralamıştır.
BM derhal kuvvet kullanmalı, suçlular adalet önünde cezalandırılmalı. İsrail’in savaşı bölgeye yayma hayali Türkiye aleyhine ciddi bir güvenlik tehdididir. İsrail’in sırtını dayadığı ülkeler terörizmin ana sponsorudur.
“ÖZGÜR BEY’İN AÇIKLAMALARI UCUZ”
Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminin gelişmeler karşısındaki ilkesiz, ilgisiz, ikircikli ve iltihaplı siyaseti gerçekten de endişe verici boyutlardadır. Mahalle yanarken CHP’nin ısrarla havanda su dövmesi, kaçak güreşmesi, polemik ve dedikodu çarkını süratle çevirmesi ayıplı bir siyasetin ucuz numaralarından başka bir şey değildir. Normalleşme çığırtkanlarına samimi bir hatırlatma yapmanın vakti sanıyorum gelmiştir. Hiç kimse unutmasın ki, hakiki normalleşme 1999 yılında kurulan 57’inci Cumhuriyet Hükümetiyle vücut bulmuştur. Milliyetçi Hareket Partisi’yle Demokratik Sol Parti’nin koalisyon hükümetinde buluşması, o güne kadar devam edegelen ideolojik katılıkları ve siyasi karşıtlıkları yumuşatmakla kalmadı, milli birlik ve dayanışma hissiyatını perçinledi.
Yıllarca kuzey-güney kutbu gibi ayrı düştüğümüz siyasi bir gelenekle deyim yerindeyse Türkiye ve Türk milleti ortak paydasında el ele vererek hizmet etmedik mi? Karşılıklı saygı ve anlayış çerçevesinde normalleşmeyi kuvveden fiile geçirmedik mi? Ucuz normalleşme teklif ve temennileri bize kalırsa maksatlıdır, nihayet bu mevzu 25 yıl önce samimi tokalaşma ve kucaklaşmayla zaten halledilmiş ve yeni normal tezahür etmiştir. Normalleşme takıntısı içinde olanlara diyorum ki, geçin bunları geçin, zahmet edip siyasi tarihimizin sayfalarına bakın, orada aradığınızı mutlaka bulacaksınız.
Geçtiğimiz hafta Salı günü, İsrail saldırıları ve Ortadoğu’daki gelişmeler kapsamında Meclis Genel Kurulu’nda yapılan kapalı oturumdan hemen sonra Özgür Bey’in açıklamaları ucuz olmasının yanında ileri derecede sorumsuzluk ve savrukluktur. Muhalefetin Türkiye’ye yabancılaşması, milli birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyulan dönemde hezeyan nöbetine girmesi siyaset ve demokrasi hayatımız içim vahim bir sancıdır. Daha kötüsü ise, Özgür Bey’in yanından hiç ayırmadığı, ikili görüşmeleri kimlerin namına kayıt altına aldığı meçhul ve muamma olan bir eski büyükelçinin milli gerçeklerle çatışan sözleridir. Hükümetin İsrail ve ABD karşısında ortaya koyduğu tavrı, Atatürk’ün “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” ilkesine ihanet sayan, Türkiye’nin güvenlik kaygısını saçma bulan malum süzülmüş monşerin İsrail’in diplomatik misyon temsilcisi gibi konuşması şayet mankurtluk değilse, biliniz ki müptezelliğin daniskasıdır.
“ANAYASA’NIN İLK DÖRT MADDESİ HER TÜRLÜ TARTIŞMANIN DIŞINDADIR”
Anayasa’nın ilk dört maddesi her türlü tartışmanın dışındadır. İlk dört madde Türkiye Cumhuriyeti’nin varlık ve birlik simgesidir. Anayasa’da imtiyazlı bir zümre yoktur. İlk dört maddede açılacak bir gediğin duracağı yer de yoktur.
Devletin milleti Türk milletidir. Buna izin veremeyiz mevki ne olursa olsun hiç kimseye eyvallah edemeyiz. Anayasa’nın ilk dört maddesi ile meselesi olanların Türkiye Cumhuriyeti ile meselesi vardır.
Öte yandan terörist elebaşı Abdullah Öcalan 1999 yılında yakalandığında Türkiye’ye getirilirken şu ifadeleri kullanmıştı:
Türkiye’ye dönünce hizmet edeceğim. Fırsat verirseniz ederim. Kaydedin, yayınlayın. Ama ben gerçekten söylüyorum. Türkiye ve Türk halkını seviyorum. Onlar için iyi hizmet edeceğime inanıyorum. Fırsat verilirse yaparım. Bir fırsat verilirse, bir hizmet imkanım varsa ki inanıyorum vardır, hizmet yapabilirim.
Terörist elebaşı Öcalan, 1999’dan bu yana İmralı Adası’ndaki cezaevinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını çekiyor.