Merkez bankaları para olup yağdı!

Yeni tip corona virüs (Kovid-19) salgınının tüm dünyayı etkisi altına almasının ardından likidite ihtiyacının ortaya çıkmasıyla merkez bankaları bilançolarında trilyon dolarlık artışa sebep olacak politikaları devreye aldı.
Ekonomistler, merkez bankalarının “helikopter para” ya da “drone para” şeklinde tabir ettiği son dönem para politikalarının tek başına ekonomiye çare olabileceği konusunda endişelerini dile getirirken, hem fikir olunan tek nokta ise atılan bazı adımların piyasaları yatıştırmak yerine paniği daha da artırdığı…
Öyle ki dünya merkez bankacılığında söz sahibi konumunda gösterilen ABD Merkez Bankası’nın para politikası toplantısının hemen öncesinde aldığı faiz indirim kararları, piyasalarda sert düşüşe ve oynaklığın daha da artmasına neden oldu.
Fed’i Avrupa Merkez Bankası (ECB), İngiltere Merkez Bankası (BoE), Japonya Merkez Bankası (BoJ) ve Çin Merkez Bankası (PBoC) gibi diğer büyük merkez bankalarının takip etmesi sorunun büyüklüğünü ortaya koyarken, atılan adımların piyasalarda hala istenilen fiyatlamaları getirmediği görülüyor.
Piyasa fiyatlamalarında istenen boyutta bir tepkinin gelmemesinde ise, salgının çözümünde para politikalarından daha çok mali politikalara ihtiyaç duyulması etkili oluyor.
Zira ekonomistler, dün piyasalarda yaşanan artışta, Fed’in son hamlesi olan ”sınırsız” varlık alımının değil de, ABD’nin yaklaşık 2 trilyon dolarlık ekonomi teşvik paketinde uzlaşmaya yaklaşıldığı haberlerinin daha fazla etkili olduğunu dile getiriyor.
FED FAİZ İNDİRİMİNDE ÖNCÜ OLDU
Koronavirüs salgını sebebiyle finansal piyasalarda yaşanan panik havasını dağıtmak ve krizin ekonomiler üzerinde daraltıcı etkisini hafifletmek adına merkez bankaları art arda önemli açıklamalar yaptı.
Fed, 3 Mart’ta sürpriz bir kararla fonlama faiz oranını 50 baz puan indirimle yüzde 1-1,25 aralığına çekti. Fed, faiz indirimine gerekçe olarak koronavirüsün ekonomik aktivite üzerinde yarattığı riskleri gösterdi.
Piyasada korku endeksi olarak bilinen VIX’in Lehman Krizi zamanlarında gördüğü 75 seviyesine çıktığı 12 Mart’ta Fed, repo piyasası aracılığıyla piyasalara 1,5 trilyon vereceğini açıkladı. Bu likidite enjeksiyonunun parasal genişleme programından farkı likiditenin sadece 30 gün piyasada tutulacak olmasıydı.
Kovid-19 salgının görünenin ötesine piyasaları ve ekonomiyi daraltacağı endişesiyle, Fed ikinci kez sürpriz kararla fonlama oranını 100 baz puanlık indirimle yüzde 0-0,25 aralığına düşürdü. Böylece Fed tarihinde ilk kez iki FOMC toplantısı arasında iki acil toplantı yapmış oldu.
Acil toplantının gerekçesi olarak “Koronavirüsün etkilerinin kısa vadede ekonomik faaliyet üzerinde ağırlık oluşturacağı ve ekonomik görünüm için risk oluşturacağı.” gösterildi.
YENİDEN PARASAL GEVŞEME…
Fed sadece fonlama oranlarını düşürmekle kalmadı, aynı zamanda en son 2008 küresel ekonomik kriz döneminde Ben Bernanke’nin uygulamaya koyduğu ve ”alışılmadık politikalar” olarak da bilinen parasal gevşemeye yeniden dönmek zorunda kaldı.
Bu kapsamda banka, 500 milyar dolarlık Hazine kağıdı ve 200 milyar dolarlık İpoteğe Dayalı Menkul Kıymet (MBS) aracılığıyla ve en az 700 milyar dolarlık bir parasal gevşeme programı açıkladı.
Buna ek bir hamle olarak da Fed, zorunlu karşılık oranlarını, bir sonraki tesis döneminin başlangıcı olan 26 Mart’tan geçerli olan yüzde sıfıra düşürdü.Banka dolar likiditesi sağlamak için de 15 Mart’ta Kanada Merkez Bankası, BoE, BoJ, Avrupa Merkez Bankası ve İsviçre Merkez Bankası ile swap hattı kurdu.
Fed, 19 Mart’ta 9 merkez bankasıyla daha geçici olarak swap hatları oluşturarak koronavirüs pandemisinden kaynaklı ekonomik sorunlarla mücadele için “finansal kriz dönemi” programlarını genişletti. Swap hatları ile Fed, Avustralya, Brezilya, Güney Kore, Meksika, Singapur, İsveç için toplam 60 milyar dolarlık, Danimarka, Norveç ve Yeni Zelanda için ise her birine 30 milyar dolar olmak üzere likidite imkanı sağlarken, yeni swap hatlarının en az 6 ay boyunca korunacağını duyurdu.
Son adımını 23 Mart’ta atan Fed, ”sınırsız” varlık alımı dahil yeni tedbirler açıkladı. Bu kapsamda Fed’in hazine tahvili ve konut kredisine (mortgage) dayalı menkul kıymet alımı yapacağı, buna ticari konut kredisine dayalı menkul kıymet alımlarının da dahil edileceği bildirildi.
Fed, kredi akışlarına ilişkin ise yeni programlar oluşturarak bu kapsamda 300 milyar dolara yakın yeni finansman sağlanacağını, Hazine Bakanlığı Borsa İstikrar Fonu’na da 30 milyar dolarlık öz kaynak verileceğini belirtti.
ECB VARLIK ALIMLARINI GENİŞLETTİ
Avrupa Merkez Bankası (ECB) 12 Mart’ta beklenenin tersine zaten yüzde eksi 0,5 olan olan politika faizini daha da aşağıya çekmedi. Buna karşın banka, 120 milyar avroluk tahvil alım programı açıkladı. Söz konusu program aylık 20 milyar avroluk alımlara ilaveten gerçekleşecek.
BoE
Salgından en çok etkilenen Avrupa ülkeleri arasında bulunan İngiltere’de, ülke merkez bankası 11 Mart’ta ekonomiyi desteklemek için politika faizini 50 baz puan indirerek yüzde 0,25’e çekti.
KOBİ’lere Term Funding Scheme (TFS) adı altında politika faizinden ya da bu seviyeye çok yakın fonlama sağlanacağını açıklayan BoE, bankaların sermaye yeterlilik koşullarını gevşeterek, bu sayede ekonomiye 190 milyar sterlin kaynak sağladı. Banka ayrıca bankacılık sektörüne temettü ve bonus dağıtmama tavsiyesinde bulundu.
BoJ
Japonya Merkez Bankası (BoJ) 10 Mart’ta 1 trilyon yenlik (9,6 milyar dolar) ve yarısı KOBİ’lere sıfır faizli kredi kullandırılmak üzere hazırlanan bir ekonomiye destek kararı açıkladı.
Japonya, bir ay önce de KOBİ’’ere faizsiz kredi olarak tahsis edilmek üzere 500 milyar yen destek paketini kamuoyuna duyurmuştu. BoJ, 16 Mart’ta ise yeni tip koronavirüs salgını kapsamında parasal genişlemeyi artırıcı yönde tedbirler alırken, Borsa Yatırım Fonu (ETF) alım miktarını yıllık 6 trilyon yenden yıllık 12 trilyon yene, Japon gayrimenkul yatırım fonları alımını da yıllık 90 milyar yenden yıllık 180 milyar yene çıkardı.
Buna ek olarak, banka, şirket finansmanını kolaylaştırmaya yönelik önlemler kapsamında, banka kurumsal borçlara karşı teminat olarak kredi sağlamak üzere eylül sonuna kadar, sıfır faiz oranıyla 1 yıla kadar vadeli yeni bir operasyon başlatacağını duyurdu.
ÇİN MERKEZ BANKASI
Çin Yeni Yıl tatilinin sona erdiği 3 Şubat’ta koronavirüs endişeleriyle Çin borsası sert düşerken, ülke merkez bankası piyasadaki panik havasını dağıtmak için piyasaya 1,2 trilyon yuan (173,8 milyar dolar) likidite enjekte etti. Banka ayrıca, 7 günlük ters repo faiz oranını yüzde 2,50’den yüzde 2,40’a ve 14 günlük oranını yüzde 2,65’ten yüzde 2,55’e düşürdü.
Bir sonraki gün yeniden bu yola başvuran PBoC, piyasalara 400 milyar yuanlık likidite sağladı. Banka 17 Şubat’ta da 1 yıllık faizlerde 10 baz puanlık indirime gitti.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ MERKEZ BANKASI
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) da 2 yıl aranın ardından 17 Mart’ta ilk kez ara Para Polilitikası Kurulu (PPK) toplantısı gerçekleştirerek politika faizini indirdi.
Mart ayı başlangıcından bu yana global çapta gözlenen takvim dışı para politikası toplantıları gerçekleştirilmesi furyasına TCMB de katılım sağlayarak politika faizini 100 baz puan indirerek yüzde 9,75’e çekti. Böylece politika faizi Nisan 2018’den bu yana ilk kez tek haneli seviyelere gelmiş oldu.
Merkez Bankası politika faiz indiriminin yanı sıra Kovid-19 salgınının küresel çapta yarattığı belirsizliğin Türkiye ekonomisi üzerindeki olası olumsuz etkilerinin sınırlandırılması amacıyla, bankaların Türk lirası ve yabancı para likidite yönetiminde esneklik sağlanarak öngörülebilirliğin artırılmasına, reel sektöre kredi akışının kesintisiz devamını teminen bankalara hedefli ilave likidite imkanları tanınmasına, reeskont kredi düzenlemeleriyle ihracatçı firmaların nakit akışının desteklenmesine yönelik tedbirler aldı.
PİYASALARDAKİ ŞOK ONLARA YARADI
Ocakta başlayan Kovid-19 salgınının küresel tedarik zincirine ciddi zarar verebileceğinin anlaşılması ve şirketlerin nakit akışlarında önemli derecede bozulma olasılığının gündeme gelmesi, küresel anlamda risk algısının artmasına yol açtı.
Salgının İtalya, Güney Kore ve İran gibi ülkelerde de etkili olması ve hızla yayılması, küresel çapta hükümetleri ticari ve sosyal faaliyetleri asgari seviyeye indirmeye yönelik adımlar atmaya yönlendirdi.
Analistler, alınan önlemlere paralel azalan ekonomik aktivite ve salgının ne zaman sona ereceğiyle ilgili belirsizlikler ile kısa ve orta vadede şirketlerin ödemelerinde ortaya çıkabilecek olası gecikmelerin nakit ihtiyacını artırdığını vurguladı.
Söz konusu gelişmelerin etkisiyle finansal piyasalarda ortaya çıkan likidite sıkıntısının neredeyse bütün varlık gruplarında sert satışları beraberinde getirmesi ve pay piyasalarında yüzde 30’a varan değer kayıplarına neden olarak panik satışlara yol açmasına karşın gıda, ilaç ve perakende gibi alanlarda faaliyet gösteren şirketler bu dönemde değer kazandı.
PERAKENDE SEKTÖRÜ SATIŞ BASKISINA KARŞI DURDU​
Borsa İstanbul’da sektör endeksleri arasında mart başından bu yana tek kazandıran sektör ticaret olurken, bu sektörde yer alan perakende şirketlerinin performansı öne çıktı.
AA muhabirinin Borsa İstanbul’da işlem gören şirketlerin hisse senedi fiyatlarındaki değişimleri dikkate alarak derlediği bilgilere göre, dünkü kapanışlar itibarıyla mart başından bu yana pozitif getiri sağlayan 24 şirketin 14’ü perakende, gıda ve ilaç alanında faaliyet gösteriyor.
Perakende sektöründen 5, gıda ve ilaç sektöründen 3, biyoteknoloji alanından 2 ve kağıt alanında 1 şirket mart ayındaki performanslarıyla öne çıktı.
Buna göre, Carrefoursa ve BİM Birleşik Mağazalar bu dönemde sırasıyla yüzde 11,36, yüzde 10,85 getiri sağlarken, bu hisseleri yüzde 9,71 ile Bizim Toptan Satış Mağazaları, yüzde 9,19 ile Migros ve yüzde 3,41 getiri ile Şok Marketler Zinciri izledi.
Analistler, Kovid-19 salgınının Türkiye’de görülmesi üzerine gıda ve temizlik ürünlerine olan talebin artmasının bu şirketlerin nakit akışlarına olumlu yansımasının beklendiğini, bunun da şirketleri yatırımcılar açısından cazip hale getirdiğini söyledi.
Borsa İstanbul’da işlem gören ve gıda sektöründe faaliyet gösteren Ulusoy Un bu dönemde yatırımcısına yüzde 22,81 ve Etiler Gıda da yüzde 10,85 kazanç sağladı. Pınar Et ve Un ise yüzde 3,28 getiri ile mart başından bu yana pozitif getiri sağlayan diğer gıda firması oldu.
Kovid-19 salgınıyla birlikte artan kağıt havlu ve tuvalet kağıdı satışları, bu alanda faaliyet gösteren Viking Kağıt ve Selüloz hisse fiyatında martta aylık bazda yüzde 36,64 artış sağladı. Viking Kağıt ve Selüloz, mart başından bu yana en fazla getiri sağlayan üçüncü şirket olarak da belirlendi.
İLAÇ SEKTÖRÜNDEKİ ŞİRKETLER DE YATIRIMCISINA KAZANDIRDI
İlaç sektöründe faaliyet gösteren şirketler de pay piyasalarında süregelen satış baskısına karşı koyabilen hisseler oldu.
EN YÜKSEK GETİRİ RTA LABORATUVARLARI’NDA
Bu dönemde en yüksek getiriyi sağlayan şirket ise yüzde 160,59 ile biyoteknolji firması RTA Laboratuvarları oldu. Şirket hisselerinin son 7 işlem gününde de tavan yapması dikkati çekti.
RTA Laboratuvarları, moleküler biyolojigenetik, immünoloji-seroloji, medikal ve endüstriyel biyoteknoloji ürünlerinin Ar-Ge ve üretimine yönelik çalışmalar yapıyor.
RTA Laboratuvarları’nı bünyesinde bulunduran Güler Yatırım Holding de yatırımcısına aylık bazda yüzde 38,36 kazanç sağlayarak Borsa İstanbul’da martta en iyi performans gösteren ikinci şirket konumunda bulunuyor.

Hakkında Editör

Taraf olmayan, habercilik yapan Ekointernet Haber, bağımsız özgür, tarafsız habercilik ilkesini benimsemiş olup, hakkın ve haklının yanında yer almayı ilke edinmiştir.

Göz Atmak İster misiniz?

“Etki Ajanlığı” yasa teklifi revize edilmek üzere geri çekildi

Kamuoyunda ‘etki ajanlığı’ olarak adlandırılan, “Devletin Güvenliği veya Siyasal Yararları Aleyhine Suç İşleme” maddesi geri …

Bir yanıt yazın