İhale mi, i-hile mi?

Hani Anadolu’da çok konuşulan iki önemli atasözümüz var ya, biri “Balık baştan kokar”, diğeri “El gider aya, biz hala kaldık yaya.” Bu iki atasözümüz bize kamu adına ihale ile yapılan bütün işlerin ne kadar sağlıksız bir sistem ile yapıldığını bütün çıplaklığıyla gözler önüne serdiriyor.

Düşünüz devlet ihale yapıyor. Yapacağı ihalenin bütçesini çıkarıyor. Diyor ki devlet olarak ben 24 derslikli bir okul yapacak olsam atıyorum ayıracağım ödenek 10 milyon lira. Daha sonra 10 milyon lira ödenek ayrılan o işi en düşük fiyatı veren birine ihale ediyor. Bu nasıl bir iş bir türlü aklım ermiyor! Bize göre mevcut ihale kanuna göre, bu işler ihale edilmiyor. İ-hileye çıkarılıyor. Şimdi devlet olarak, ya da su kanalizasyon, karayolları adını ne koyarsanız koyun ilgili bir kurum kamu adına yapacağı bir işi kendisinin maliyetinin altında ihaleye çıkarıyor. Yani kendisinden düşük fiyat verene veriyor. Bu ne demek oluyor şimdi? Yapacağın işin kalitesinden çal ben göz yumarım demek anlamına geliyor mu sizce?

Şimdi İstanbul depremi ile ilgili olarak ağzı olan konuşuyor. Bu sakat binaların imarında, iskanında belediyelerin suçu yok mu? Belediyelerde de çok fırıldakların döndüğünü bilmiyor değiliz. Belediyeler alt yapı işlerini ihaleye açar. O da işin tanımını kanuna nizama göre düzenler ve ihale eder ama bu süreçten sonra i-hile devreye girer. Yüklenici firma ihaleye çıkarılan işin bedelini kırarak aldığı için çalmaya başlayacaktır. İşini süresinde teslim eder, 3 veya 6 ay sonra rögar kapakları yerin fırlar, kanalizasyonlar çöker. Bu hırsızlık değil de nedir?  Bunun başka izahı var mı? Varsa gelin siz bize izah edin.

Çünkü iş ihaleden çıkmış i-hileye dönmüştür. Yüklenici firma çalmaya başlayacaktır. Ya kontrolörü haksız edinimlerle kafalayacak ya da kalitesiz malzeme kullanacaktır. Bu da nasıl oluyor? Atıyorum bir alt yapı işi var. 30 santim kumun kanalizasyonun hem alt kısma hem de büzlerin üstüne serilmesi gerekirken, alta serilmesi gereken 30cm’lik kumun serilmemesi durumunda bu taşeronun hanesine kar olarak geçecektir. Bu verdiğim bir örnek bu örnekler çoğaltılabilir. Yani kısacası “devletin malı deniz, yemeyen keriz” denircesine halkın vergilerine yaptığı yardımlarına ilgili kurumlar ya da görevliler ihanet ediyor. Bu işler sadece belediyelerde değil, TOKİ’lerde de diğer devlet kurumlarında da aynı mantık ile yürütülüyor. Çünkü bu tür işler ehil oldu kadar namuslu kişi ve kurumlarla yapılmıyor. Yani bu işler, işten anlayan, vicdanını duygusallığa bağlamayan kısacası vicdanını haksız kazanca satmayan kişilerle yürütülmüyor. Gerisini siz düşünün.

Kısacası kamuya içten ve dışarıdan yerleşen bu keneler artık vakit geçirilmeden temizlenmelidir. Hileli iş yapan müteahhit firma ve hileye imza atan kontrolöre en ağır cezai müeyyideler uygulanmalıdır. Yoksa bu haksız kazançlara çok can verir, çok kan kaybederiz. Birilerinin bu ahlaksızlıklara dur demesi gerekmektedir. İhale kanunu ya yeniden düzenlenmeli ya da bu işler tek elden yapılmalıdır. Toplumumuzun bu kanayan yarasına parmak ve haksız kazançlara dikkat çektireceğimiz için bize içten içe kızanlar illaki olacaktır. Bizim sözümüz dürüst iş adamına dürüst kontrolöre değil. Yarası olan gocunur elbette! Bu işlere kesin olarak kanuni düzenleme ve ağır cezai müeyyideler getirilmesi gerekir. Yoksa bu sebepsiz zenginleşmelerin, kan emici kenelerin önüne geçilmesi çok olur. Her depremde veya bir tabii afette çok ağlar dövünüp dururuz. Balık baştan kokar. Bizden söylenilmesi.

Hakkında Aziz Dağtekin

1960 yılında Elazığ'da doğdu. Öğrenimini İstanbulda tamamlayarak gazetecilik mesleğine 1983 yılında başladı. sırasıyla Hergün, Bulvar, Hürriyet ve Türkiye Gazetelerinde muhabirlik ve yazı işleri kadrolarında görev aldı. Basın sektöründen 2006 yılında emekli oldu. Halen idare yeri Adana olan ve Ulusal yayın yapan Netinternet, Ekonet Haber, Eko İntenet Haber sitelerinde Genel Yayın Yönetmenliği ve ekonomi ile alakalı yazı ve yorumlar yazmaktadır. Gazetecilik mesleği yanısara sigortacılık, pazarlama ve finans sektöründe üst düzey yöneticiliklerde bulundu. Sırasıyla İhlas Barter ve Turk Barter'da franchise ve bölge müdürlüğü görevlerinde yer aldı. 2005 yılında Turk Barter'dan ayrılarak Anadolu Barter'ı kurdu. Halen 13'e yakın şubesiyle faaliyet gösteren Anadolu Barter'ın Yönetim Kurulu Başkalığını yürütmektedir. Evli ve 2 çocuk babası olan Gazeteci-Yazar Aziz Dağtekin halen Basın Konseyi üyesi ve Adana'da Kurulu bulunan Çukurova Güreş Vakfı ile Elazığlılar Kültür ve Dayanışma Derneğinin de kurucu üyesidir.

Göz Atmak İster misiniz?

15 Temmuz bir milli mücadele destanıdır!

Aziz Dağtekin Yazdı Şuurlu bir toplum için Vatan namustur. Vatan namussuzlara asla bırakılamayacak kadar kutsaldır! …

Bir yanıt yazın