Gezi Parkı davasının bütün sanıklar beraat etti!

Gezi Parkı davasında tüm sanıklara beraat kararı verildi. Davanın tek tutuklu sanığı Osman Kavala’nın da tahliye edilmesine yönünde karar çıktı.
Taksim Gezi Parkı eylemlerine ilişkin aralarında iş adamı Osman Kavala, gazeteci Can Dündar, Ayşe Mücella Yapıcı ve oyuncu Mehmet Ali Alabora’nın da bulunduğu 1’i tutuklu 7’si firari 16 sanığın “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan yargılandığı davanın 7. Duruşmasında karar çıktı. Davanın tek tutuklu sanığı Osman Kavala’nın da aralarında olduğu 9 kişi beraat ederken, 7 firari sanık hakkında çıkarılan yakalama kararları kaldırılırken “ifadelerinin alınmasına yönelik” ayrı ayrı yakalama emri çıkarılmasına karar verildi.
KİM NEYLE SUÇLANDI?
2013’teki Gezi Parkı eylemlerine yönelik açılan davanın karar duruşmasında dokuz sanığın tüm suçlardan beraatine, yedi firari sanığın dosyasının ayrılmasına karar verildi. Peki sanıklar hangi suçlarla suçlanıyordu?
1) Gezi Parkı Davası ne zaman başladı?
2013 yılında yaşanan Gezi Parkı protestoları sonrası soruşturma açıldı. Dönemin İstanbul Cumhuriyet Savcısı Ali Kahveci, soruşturma sonucu 16 kişi hakkında iddianame hazırladı. 657 sayfalık iddianame 4 Mart 2019’da İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İlk duruşma 24 Haziran 2019’da başladı.
2) Davanın sanıkları kimlerdi?
Memet Ali Alabora (Oyuncu), Osman Kavala (Anadolu Kültür A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı), Ayşe Mücella Yapıcı (Mimar), Ayşe Pınar Alabora (Oyuncu), Can Dündar (Gazeteci), Çiğdem Mater Utku (Gazeteci), Gökçe Yılmaz (Açık Toplum Vakfı Türkiye Temsilcisi), Handan Meltem Arıkan (Yazar), Hanzade Hikmet Germiyanoğlu (Sivil Toplum Geliştirme Merkezi Koordinatörü), İnanç Ekmekçi (aktivist), Ali Hakan Altınay (Anadolu Kültür A.Ş Yönetim Kurulu Üyesi), Mine Özerden (Sinemacı), Şerafettin Can Atalay (Avukat), Tayfun Kahraman (Eski TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı), Yiğit Ali Ekmekçi (Anadolu Kültür A.Ş Yönetim Kurulu Başkan Vekili), Yiğit Aksakoğlu (Bernard van Leer Vakfı Türkiye Temsilcisi)
3) Sanıklara yöneltilen suçlamalar nelerdi?
– Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme
– Mala zarar verme”
– Nitelikli mala zarar verme
– Tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi
– İbadethanelere ve mezarlıklara zarar verme”
– Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Aletler Hakkında Kanun’a muhalefet”
– Nitelikli yağma
– Nitelikli yaralama
– Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na muhalefet
4) Sanıklar için ne ceza istendi?
Tutuklu yargılanan Osman Kavala ile tutuksuz yargılanan Yiğit Aksakoğlu ve Mücella Yapıcı’nın “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış̧ müebbet hapsi istendi.
Çiğdem Mater Utku, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Şerafettin Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’nin “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüse yardım etmek” suçundan 15 yıldan 20 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları talep edildi.
Yurt dışında bulunan Ayşe Pınar Alabora, Can Dündar, Gökçe Yılmaz, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, Memet Ali Alabora ve İnanç Ekmekçi’nin dosyalarının ayrılmasını isteyen savcı mütalaasında; bu sanıkların Kavala, Aksakoğlu ve Yapıcı ile aynı eylemlerde bulunduğuna yer verdi.
KAVALA’YA AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET TALEBİ
Gezi Parkı eylemlerini organize ettiği iddiasıyla hakkında dava açılan 16 kişinin İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davanın 6. duruşması Silivri’de görüldü.
Son aşamaya gelen davada, savcılık mütalaasını vermiş ve Osman Kavala, Yiğit Aksakoğlu ile Mücella Yapıcı’nın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasını, diğer sanıklara 15-20 yıl arasında hapis cezası verilmesini talep etmişti.
Davanın tek tutuklu sanığı olan ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) tahliyesini talep ettiği Osman Kavala, kararın üstünden üç aydan uzun süre geçmesine rağmen cezaevinde tutulmaya devam ediyordu.
16 sanığın eylemleri örgütleyip finanse etmekle suçlandığı iddianamede, Gezi Parkı eylemleri darbe kalkışması olarak tanımlanıyordu.
MAHKEME SANIKLARDAN SON SAVUNMASINI İSTEDİ
Duruşmaya kısa bir ara veren mahkeme heyeti, aranın ardından sanık avukatlarının tüm taleplerinin reddine karar verdi. Mahkeme ayrıca Osman Kavala’dan savcılık mütalaasına karşı savunmasını istedi.
KAVALA’DAN MAHKEMEYE: SİYASİ AÇIDAN DEĞİL TARAFSIZ BAKIN
“Bazı delillerin incelenmesini istiyorum. Bunu sonra konuşacağım ama şimdi tutukluluğuma ilişkin konuşacağım.” ifadeleriyle savunmasına başlayan Kavala, AİHM kararına ve Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yaptığı ve oy çokluğuyla reddedilen başvurusunda AYM Başkanı Zühtü Arslan’ın muhalefet şerhine atıf yaparak şu ifadeleri kullandı:
“AİHM kararında suç sayılan faaliyetlerin yokluğunda hükümeti devirmeye teşebbüs suçunu işlediği yönünde makul şüphe oluşturmak mümkün değildir diyordu. AİHM kişiyi özgürlüğünden mahrum bırakacak delillerin nesnel olması gerektiğini belirtti. Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan da muhalefet şerhinde aynı minvalde değerlendirme yaptı.
AİHM yargıçları dosyadaki olguları, bilgileri ve belgeleri nesnel bir gözlemcinin bakışıyla değerlendirmiştir. AİHM, davaya doğrudan bakan mahkeme olmadığı için nesnel bakabilen gözlemci olmaya yetkilidir. AİHM’in tespitlerinin bu nedenle önemli olduğuna inanıyorum.
Gezi olaylarının hükümeti devirmeye teşebbüs olduğu iddiası size makul gelmiş olabilir ancak nesnel gözle bakma yükümlülüğünüzü ortadan kaldırmaz.”
Osman Kavala, Mehmet Ali Alabora ile telefon konuşmasından da bahsederek, “Benim konuşmamdan iddia makamının çıkarımına varmak mümkün değil” dedi.
Kavala, sözlerini şöyle noktaladı:”İddianamedeki hiçbir suç ile eylemle ilişki kurulamamış, delillere genel olarak bakıldığında suçlu olduğumu iddia etmektedir. Delil vasfı taşımayan bilgi ve belgelerin artırılması onları delil yapmaz. Karşılaştığımız sorun AİHM kararının gereğini geciktirme, boşa çıkarma değil, delilleri nesnel bir gözlemcininin gözüyle incelememesidir. Olaylara ve olgulara siyasi açıdan değil, tarafsız bir gözlemci gözüyle bakmaya davet ediyorum.”
YAPICI: KISA KONUŞACAĞIM ÇÜNKÜ ACELENİZ VAR
Osman Kavala’nın ardından hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen Mücella Yapıcı, mütalaaya karşı savunmasını yaptı:
“Kısa konuşacağım çünkü aceleniz var gibi duruyor. Gezi toplumun yüz akıdır. Yönlendireni fon vereni yoktur. Hayatını kaybeden 8 çocuğu ve ailelerini saygıyla önlerinde eğiliyorum.”
MATER: AKIL SAĞLIĞI YERİNDE OLMAYAN TANIK, KATİL MAĞDUR OLDU
Yapıcı’dan sonra savunma kürsüsüne gelen Çiğdem Mater, şöyle konuştu:
“Beyan vermeyeceğim, birkaç cümle söyleyeceğim. Hakkımda hiçbir tanık beyanı, suç unsuru yok. Taleplerimizin dinlememesine, akıl sağlığı yerinden olmayan birinin gizli olarak dinlenmesine, bir katilin mağdur olarak davaya katılmasına tanık olduk. Savcılığın dayanıksız iddiaları araştırılmadı. Türkiye Cumhuriyeti yasalarının bana tanıdığı haklar nedeniyle savunma için süre istiyorum.”
ÖZERDEN: FİİL YOK, FAİL YOK, DELİL YOK
Mater’in ardından savunmasını yapan Mine Özerden ise şunları söyledi:
“Mütalayaa karşı savunmamı avukatımın talepleri karşılandıktan sonra yapacağım. Geçen 8 ayda neden burada olduğumuzu anlamadım ve anlamama yardım edecek giçbir şey de olmadı. Bu davanın kurgu olduğu çok açık. Davanın ilk günlerinde kendim dahil sadece 8 kişiyi tanıyordum. Ne iddianame ne mütalaa anlaşılmaz türkçeyle yazılmış, hiçbir şey anlaşılmıyor. Fiil yok fail yok delil yok. Sadece algı yaratmaya yönelik muğlak ifadeler ve kanaatler var.”
ATALAY: EMPERYALİZME UAŞKLIK EDENLER BİZE AKIL ÖĞRETEMEZ
Sanıklardan avukat Can Atalay, savunmasına “Benim artık sizden bir talebim olmayacak.” diyerek başladı. Atalay, “Ceza Muhakemeleri Kanunu ile bir bağınız kalmadığı kanaatindeyim. Sizi tanımıyorum, benim size bir kinim yok, sizin de olmadığını düşünüyorum.” diye konuştu. Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Savcılık, Gezi Direnişi’ni karalamaya ve uluslararası komplonun parçası gibi göstermeye çalışıyor. Bizi bir grup ‘salak’ olarak görüp emperyalizme yanaştığımızı söylemeye çalışıyor. Emperyalizme uşaklık edenler bize akıl öğretemezler. Gezide sokağa çıkan milyonlarca insana hakaret edemezler.
Bana mütalaa 11 Şubat’ta tebliğ edildi. 7 gün önce tebliğ ettiğiniz esas hakkında mütalaa için savunma yapılamaz.
Murat Pabuç’un ifadesi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda yokken bu iddianameyi ve mütalaayı savcı yazmış olamaz. Bunu olsa olsa polis içindeki bir grup yazmıştır. Savcı bey tarihsel ve siyasal vebal altına girmektedir.
Düşünün ki, ben ve Mücella Yapıcı, şüpheli sıfatı ile iddianamede vardık. Kovuşturmanın başlamasıyla sanık sıfatına dönüşmeli. Ama mütalaa da hâlâ şüpheli yazıyor. Savcı da bunun altına imza atmış.”
Atalay, savunmasına şöyle devam etti:
“Bu memleket kapsamlı bir demokratikleşmeye muhtaçtır. Eğer bir toplumda demokrasi bölünmeye çalışılırsa bundan darbeye hevesli olanlar ve diktatörlüğe hevesli olanlar yararlanır. Gezi’de sokağa çıkan milyonlar bu memleketin en önemli güvenceleridir.
Mevlüt Saldoğan’ın katılma talebini kabul ettiğinizde kanım dondu. Bizim üstümüzde vebal var. Hayatını kaybeden, yaralanan, gözünü kaybeden ve sokağa çıkan herkesin vebali var. Biz Geziciyiz.Yapacağımızı söyleriz, yaptığımızı savunuruz.
Davanın bilirkişi raporuna göre planın iptali gerekirken Kadir Topbaş kaçak inşaata başladı Asker Ocağı caddesinde. Dozerin önüne geçtik. Ve şiddet büyüdü, Türkiye’nin en büyük direnişi başladı.
Gezi Direnişi suç değildir, Türkiyenin aşağıdan kardeşleşme ihtimalidir Gezi. Çok ağır sonuçları olabilir, biz Gezi Direnişi’nin öznesi ve nesnesiyiz. Yaptık, gene olsa gene yaparım. Gezi’nin toplumsal siyasal ahlaki bakiyesini onurla taşıyoruz.”
KAHRAMAN: GEZİ ANTİEMPERYALİSTTİR
Atalay’ın savunmasından sonra sıra Tayfun Kahraman’a geldi. “Altı günde savunma hazırlamamanın mümkün olmadığını tahmin edersiniz” diyerek sözlerine başlayan Kahraman, şunları söyledi:
“Bizim tüm taleplerimiz reddedilirlen, iddia makamının talepleri dinlenirken söyleyecek çok şey var. Anlaşılan o ki Gezi’yi yalnızca biz savunacağız, tanıklarımızı dinlemeyeceksiniz.
Gezi antiemperyalisttir, biz oradaydık, ben bir şehir plancısı olarak oradaydım. İstanbul Şehir Plancıları Odası başkanı olarak görevimi yerine getiriyordum.”
BAKANLIK AVUKATI: SANIKLARM ATILI SUÇLARDAN CEZALANDIRILSIN
İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü avukatı söz alarak, sanıkların üzerine atılı suçlardan cezalandırılmasını talep etti.
SÜRE TALEPLERİ REDDEDİLDİ
Sanık savunmalarının ardından mahkeme başkanı Mehmet Perk, sanıkların süre taleplerinin yargılamayı uzatmaya yönelik olduğu gerekçesiyle reddetti.
HEYET DURUŞMA SALONUNU TERK ETTİ
Mahkeme başkanı, sanık avukatlarına esas hakkında savunma için söz vermedi. Bunun üzerine çıkan tartışmada, duruşma salonunda gerilim yükseldi. Mahkeme heyeti duruşma salonunu terk etti. Duruşma salonuna çok sayıda jandarma girdi.
Mahkeme heyetiyle yapılan görüşmenin ardından, heyet yeniden duruşma salonuna geldi.
YÜZLERCE KİŞİ DESTEĞE GELDİ
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin hak ihlali kararına rağmen tahliye edilmeyen Osman Kavala ve diğer 15 sanığın yargılandığı dava öncesinde yüzlerce kişi Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumları’daki duruşmaya destek vermek için geldi.
Mahkeme başkanı, dışarıda kalan avukatların içeriye alınması talep edilince, “Meraklı vatandaşların yerine avukatları alalım” dedi.
Bu sözler üzerine salondan tepki sesleri yükseldi. Mahkeme başkanı sözlerini “Duyarlı izleyiciler yerine avukatları alalım” diyerek düzeltti.
CHP YÖNETİMİ DAVAYI TAKİP EDİYOR
CHP, davayı kalabalık bir heyetle takip ediyor. Özgür Özel, Canan Kaftancıoğlu, Aylin Nazlıaka, Muharem Erkek, Sezgin Tanrıkulu, Veli Ağbaba gibi isimler duruşma salonunda yerini aldı.

Hakkında Editör

Taraf olmayan, habercilik yapan Ekointernet Haber, bağımsız özgür, tarafsız habercilik ilkesini benimsemiş olup, hakkın ve haklının yanında yer almayı ilke edinmiştir.

Göz Atmak İster misiniz?

“Etki Ajanlığı” yasa teklifi revize edilmek üzere geri çekildi

Kamuoyunda ‘etki ajanlığı’ olarak adlandırılan, “Devletin Güvenliği veya Siyasal Yararları Aleyhine Suç İşleme” maddesi geri …

Bir yanıt yazın