Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) tarafından düzenlenen “5. Uluslararası İyilik Ödülleri” programında, katılımcılara hitap etti.
Özellikle 5. Uluslararası İyilik Ödülleri münasebetiyle dünyanın farklı köşelerinden Türkiye’ye gelen misafirlere “milletin evine hoş geldiniz” diyen Erdoğan, katılımcıları Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, milletin evinde, bu gazi mekanda ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Ödüllerin, ülke, millet ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, İyilik Ödülleri’ne olan teveccühün giderek artmasını da takdirle karşıladığını söyledi.
Artık geleneksel hale gelen ödüllerin, Diyanet Vakfının gayretleriyle yurt içinde ve yurt dışında daha fazla rağbet kazanacağına inandığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bilhassa yaşadığımız çağda neticeyi sadece Hak’tan, Halık’tan, Allah’tan bekleyerek yapılan çalışmalar adeta altın değerindedir. Az önce futboldan emekli olduğunu kabul edelim, Ömer kardeşimizin (Frederic Omar Kanaute) artık hayır istikametinde goller atmayı hedeflemesi güzel, kısa, özet bir değerlendirmeydi. Kendisine tabii bugüne kadar attığı goller ama gollerden sonra da hakikaten kurduğu vakıfla devam ettirdiği sürecin hayırlara vesile olmasını bu noktada da gerçekten Allah’tan niyaz ediyorum. Hemen her şeyin kıymetinin parayla ölçüldüğü her şeye menfaat penceresinden bakıldığı bir dönemde bu ödüller adeta çöldeki vaha gibidir.”
“Bugünün de firavunları ve nemrutları var”
Bugün iyilik ödülleriyle vücut bulan hassasiyetlere gerçekten çok büyük ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Zira marifet iltifata tabidir. Günlük yaşantımızda, siyasette, ticarette, uluslararası ilişkilerde şahit olduğumuz hadiseler insanı insan yapan en önemli hasletin iyilik olduğunu, ihsan olduğunu, yardım olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Dün olduğu gibi bugün de dünyamız iyi insanların, hayır hasenat sahiplerinin yüzü suyu hürmetine ayakta duruyor.
Şunu unutmayalım. Dünün firavunları, nemrutları vardı, bugünün de firavunları ve nemrutları var. Hak batıl mücadelesi dün olduğu gibi bugün de var ve bu mücadele ilanihaye devam edecek. Öyleyse bizim hak batıl mücadelesinde sabit-kadem olmak suretiyle bu mücadeleyi sürdürmemiz lazım. Bilhassa bu ödül töreni vesilesiyle hep birlikte bir kez daha şu gerçeği idrak ediyoruz. Dünyayı hırs, hınç ve haset değil iyilik değiştirecektir. Dünyayı kin ve nefret değil ihsan ayakta tutacaktır. Dünyayı çatışma, kavga değil barış yaşanılır kılacaktır. Dünyayı çıkarına tapanlar değil Allah için sevenler, Allah için verenler, Allah rızası için iyilikte bulunanlar güzelleştirecektir. Dünyayı zalimlerin önünde eğilenler değil mazlumlara sahip çıkan Müslüman yürekler yeşertecektir. Sırtını müstekbirlere dayamış katillerin kalplerde açtığı yaraları, diline, dinine, rengine bakmadan muhtaçları bağrına basanlar tedavi edecektir. Savaşın, yoksulluğun, husumetin yaydığı o kara bulutları inşallah insanlığın ufkundan yine iyi kalpler kaldıracaktır.”
Erdoğan, bunun için Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de, “Allah sana ihsan ettiği gibi sen de insanlara iyilik et” buyurduğunu, Hazreti Muhammed’in ölçü olarak “insanların hayırlısı insanlara faydalı olanıdır” prensibini insanlığa bıraktığını, Yunus Emre’nin “Yaratılanı yaratandan ötürü severim” diyerek, yürünecek asıl yolu gösterdiğini, “Ne verirsen elinle o gider seninle” diyen gönül erlerinin imkan ve vakit varken iyilikte bulunmayı tavsiye ettiğini söyledi.
“Sınıfta kaldılar”
Son 7-8 senede bölgede vuku bulan hadiselerin, milletle beraber yüz milyonlarca Müslüman’ın gözündeki perdeyi de kaldırdığını ifade eden Erdoğan, “Suriye, Irak, Yemen, Libya ve Filistin’de yaşananlar, Müslümanlar için iyiyi kötüden, zalimi mazlumdan, dostu düşmandan ayıran bir furkan oldu. Maskeler düştü, makyajlar aktı, gerçek yüzler ortaya çıktı. Özde demokratlarla sözde demokratlar, gerçek insan hakları savunucularıyla bunların sadece istismarını yapanlar bu süreçte ifşa oldu. Temel sorunumuzun imkansızlıktan ziyade vicdansızlık olduğu bir kez daha açığa çıktı.” diye konuştu.
Bugün dünyada barış ve huzurun önündeki en büyük engelin irade eksikliği, vicdan kıtlığı olduğunun aleniyet kazandığını belirten Erdoğan, “Üzülerek söylüyorum ama bu süreçte bazı Müslüman devletlerle beraber Batılı ülkeler Batılı kurum ve kuruluşlar gerçekten çok kötü bir imtihan verdiler. Sadece demokraside, hukukta ve adalette değil temel insanlık sınavından da sınıfta kaldılar.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:”Ne kimi Müslüman ülkeler ne de Batılılar, Suriye’de varil bombaları, balistik füzeler ve kimyasal silahlarla katledilen bir halkın acısını duymadılar. Açlıktan bir deri bir kemik kalmış Yemenli sabilerin göğe yükselen feryatlarını işitmediler. İsrail askerlerinin kameralar önünde katlettiği Filistinli genç kızların, engellilerin, yaşlıların dramlarına en küçük hassasiyet göstermediler. İşte Netanyahu, Tayyip Erdoğan’ın ülkesinde gazeteciler cezaevlerindeymiş bundan dolayı çok rahatsız olmuş. Netanyahu, sen zalimsin zalim. Şu anda İsrail’de seçim var diye cezaevlerindeki binlerce çocuk, kadın, yaşlı bunları cezaevinde tutan sen değil misin? Onlara zulmeden sen değil misin? Eğer dünyada bir zalim aranacaksa ta kendisi sensin. Mukayesesi kabil olmayan birisisin. Utanmadan, sıkılmadan konuşuyorsun. Şu anda bizim mabetlerimize, Mescid-i Aksamıza postallarla girenler, senin askerin, senin polisin değil mi? Orada, din adamlarımızı dövenler sizin askeriniz, polisiniz değil mi? Bunu neyle izah edeceksin? Bu içerideki bir kaç tane gazeteciye benzemez, bunun hiç izahı da olmaz. Ha bizi tahrik etmeye çalışıyorsan biz tahrik olmayacağız. Çünkü biz bu oyunlarla tahrik olmayacak kadar evrensel bir dinin mensuplarıyız. Bu oyuna gelmeyiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasından diğer satır başları şöyle;
ONUNLA AYNI MASAYA OTURMAM
Samimi olsaydınız, gerçek demokrat olsaydınız böyle bir idam mekanizmasını çalıştıran davetine icab etmezdiniz. Beni Sisi’yle barıştırmak isteyen çok kişi var. Asla kabul etmiyorum, etmem de. Halkın yüzde 52 oyu almış olan Mursi’yi ve arkadaşlarını mahkum eden bir antidemokratla karşı karşıya gelmem, onunla aynı masaya oturmam.
TAKİP EDECEĞİZ
İstanbul’da vahşice öldürülen müslüman gazetecinin katli karşında ses çıkarmadılar.
Suudi yönetimi bir defa katillerin o 15 kişi içerisinde olduğunu biliyor. Biz, takipçisiyiz gerekirse uluslararası mahkemede de bu işin yargılanmasını takip edeceğiz
Göz Atmak İster misiniz?
2025 yılı asgari ücreti 22 bin 104 lira olarak belirlendi
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Işıkhan, 2025 yılında uygulanacak asgari ücretin 22 bin 104 lira …