Bayburt’ta vatandaşlara hitap eden MHP lideri Bahçeli, eski Meclis Başkanı Bülent Arınç ile eski Başbakan Davutoğlu’nu sert sözlerle hedef aldı. Davutoğlu’nun FETÖ ve PKK’ya gülücükler dağıttını dile getiren Bahçeli,” Partisinden istifasıyla tıynetine ve kulağına fısıldanan gizli gündeme uygun olanı yapan Serok Ahmet, iki de bir başını kaldıran ve geçmişte Kozmik Oda’yı kozmetik odaya çevirip FETÖ’yü buraya sokan şahıs ne yapsa boş, ne söylese boşunadır.”diye konuştu.
Bayburt’ta vatandaşlara hitap eden MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli “CHP Genel Başkanı, ‘Türkiye yönetilmiyor, Türkiye savruluyor’ iddiasındadır. Aslında savrulan kendisi ve partisidir, ne yazık ki bu yalın gerçeğin farkında bile değildir. Bu savrulmanın rotası direkt uçuruma açılmaktadır” dedi.
ARINÇ İLE DAVUTOĞLU’NA SERT SÖZLER
Eski Meclis Başkanı Bülent Arınç ile eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu sert sözlerle eleştiren Bahçeli şunları kaydetti: “Partisinden istifasıyla tıynetine ve kulağına fısıldanan gizli gündeme uygun olanı yapan Serok Ahmet, iki de bir başını kaldıran ve geçmişte Kozmik Oda’yı kozmetik odaya çevirip FETÖ’yü buraya sokan şahıs ne yapsa boş, ne söylese boşunadır.
Cumhur İttifakı’nı sabote etmeyi aklından geçiren, parti kuruyorum diyerek küresel sömürü çarkına yakalarını kaptıran, oyuna gelip Türkiye’yi hançerlemeyi düşünen, FETÖ’ye ve PKK’ya gülücükler saçan, gevezelikte sınır tanımayıp özgül ağırlıklarını beş paralık edenlere asla fırsat vermeyeceğiz.”
Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şöyle:”Milli atılımı engellemek, tarihi haklarımızı eritmek için çırpınırlar. Adına ‘demokrasi’ derler, terör örgütünün hedeflerine perde çekerler. Adına ‘barış’ derler, ihanetin aklanmasına, bekanın tahrip edilmesine heves ve hizmetkarlık ederler. Adına ‘özgürlük’ derler, devlete ve millete hakareti normal ve sıradan gösterirler. Türkiye’nin güvenliği için S-400 Hava ve Füze Savunma Sistemi alınır, ‘Yapmayın, almayın, ABD’nin tepkisini çekmeyin’ korkaklığını seslendirirler. Afrin’e Zeytin Dalı Harekatı yapılır, ‘Ne işimiz var orada, sakın şehir merkezine girmeyin’ derler. PKK/YPG zehir saçar, ülkemize saldırır, ‘YPG bize mi saldıracakmış?’ diyerek safa yatarlar, hainlerin değirmenine su taşırlar. Doğu ve Güneydoğu il ve ilçelerinde hendek kazıp işgal planları yapan teröristlere ‘arkadaş’ diye seslenirler, ‘Yeniden hendekler mi olsun?’ sorusuna, ‘Hangi hendekler?’ diyerek skandal cevap verirler. İşte zillete düşmek budur. İşte rezalete ortaklık ve payandalık böyle bir şeydi.
Bugünkü CHP, Atatürk’ün CHP’siyle yollarını ayırmış, Kandil muhipliğine, Pensilvanya muhbirliğine soyunmuştur. CHP, emperyalizmin gece bekçisi, Türkiye düşmanlarının kule nöbetçisidir. Karşımızdaki CHP siyaseti, tarihsel çizgisinden vahim bir sapma haline delalettir. Bu CHP’nin aklı kiralık, siyaseti rehinli, istikameti aşırı risklidir.
“CHP’NİN SAVRULMASI DİREKT UÇURUMA”
CHP Genel Başkanı, ‘Türkiye yönetilmiyor, Türkiye savruluyor’ iddiasındadır. Aslında savrulan kendisi ve partisidir. Ne yazık ki bu yalın gerçeğin farkında bile değildir. Bu savrulmanın rotası direkt uçuruma açılmaktadır. Terörle mücadeleden, teröre yardım ve yataklık yapan sözde belediye başkanlarının görevden uzaklaştırılmasından rahatsız ve memnuniyetsiz bugünkü CHP, husumet odağına yerleşmiştir. HDP ile al takke ver külah içindedir. PKK ile tesis edilen gizli kapaklı ilişki ve irtibat ağlarının tam ortasındadır. YPG ise CHP’ye göre sözde vatanlarını savunan bir örgüttür. Kandil CHP’yi arkaladıkça, CHP’ye arka çıktıkça, HDP ile CHP zillet şemsiyesi altında el ele yürüdükçe kirli çamaşırlar birer birer etrafa saçılmaktadır. Türkiye’nin milli tezlerine, terörün hakkından gelmek için devam eden yüksek mücadele sürecine yabancı kalan bir partinin gerçek yüzünü aziz milletimiz ve Bayburtlu kardeşlerim mutlaka görmelidir.
Diyarbakır’a gidip bölücü ve terör sevici sözde belediye başkanlarına destek veren, hukuki ve meşru idari tasarrufu gaflet ve dalalet olarak yaftalayan bir anlayışın Türkiye’ye vereceği hiçbir şey yoktur. Bunların bildiği, Yenikapı’ya hizmet aracı sergisi açmaktır. Buradaki maksat da esasen 7 Ağustos Yenikapı ruhunu zedelemek, HDP ve PKK ile ortaklığı gizlemeye tevessül etmektir. İhaneti israf bahanesiyle örtme gayretkeşliği, bir bakıma ifritten medet ummanın kötürüm ve köhne kisvesidir. Sözde otomobil israfıyla meşgul olanlar, anaların israf olmuş yıllarını, milli bekayı imha etmek isteyen şerefsizleri nasıl görmezler, nasıl bilmezler? İsraf çığırtkanları Türkiye’nin egemenlik haklarına vurulmak istenen prangaları hangi mantık ve mazeretle yok sayarlar? Yenikapı’ya otomobil galerisi açacak kadar çıldıran kırık sandalyeli şahısların varmak istediği yer neresidir? CHP’nin HDP’ye diyet ödediği, verdiği siyasi borç senetlerinin altında ezildiği çok açıktır. CHP’nin yılan yuvasında gelecek hayali kurması, teröristlere sevimlilik ve şirinlik yapması affedilemez bir çürümedir.
Diyorlar ki, ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi tutmadı’. Diyorlar ki, ‘Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir model yok’. Diyorlar ki, ‘Yeni sistem bir yılda hem hukuku hem demokrasiyi hem de ekonomiyi çökertti’. Daha da ileri gidip halkın yeni sisteme karşı olduğunu ifade ediyorlar. Bu iddiaların hepsi yalan, alayı palavradır. İflas bayrağını çeken siyaset fukaraları, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne itibar suikastı yaparak sonuç alacaklarını zannediyor ancak başaramayacaklar, yırtıkları yama tutmayacak, mızrakları çuvala sığmayacaktır. Türk milleti, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde geleceğini buldu, tarihi kaynaklarıyla buluştu, huzur, gelişme, zenginleşme ve büyüme ümitlerini yakaladı.
Partisinden istifasıyla tıynetine ve kulağına fısıldanan gizli gündeme uygun olanı yapan Serok Ahmet, ikide bir başını kaldıran ve geçmişte kozmik odayı kozmetik odaya çevirip FETÖ’yü buraya sokan şahıs, ne yapsa boş ne söylese boşunadır. Yeni sistemin henüz bir yılı dolmuştur. Zaman içinde aksayan yönleri, eksik kalan tarafları ortak akılla düzeltilebilecektir. Hiç kimse felaket tellallığı yapmasın. Hiç kimse kötümserlik aşılamaya tevessül etmesin. Parlamenter sistemin ağırlıkları tasfiye edilmiş, dezavantajları onarılmış, siyasi ve ahlaki kucaklaşma dönemi başlamıştır.”