ABD Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, “Suriye konusunda BM liderliğinde siyasi bir çözüm olmasını istiyoruz. Bir askeri çözüm kabul etmiyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından Dolmabahçe’de “Uluslararası İdlib Konferansı” düzenlendi. Konferansa Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkan Yardımcısı Çağatay Özdemir, ABD Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, Suriye Ulusal Koalisyonu Başkan Yardımcısı Dima Moussa, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Gülnur Aybet ve çok sayıda davetli katıldı.
“SURİYE’DE 21. YY’NİN EN BÜYÜK İNSANİ KRİZİ YAŞANIYOR”
Konferans kapsamında düzenlenen oturumda konuşan ABD Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, özellikle İdlib’de yaşayan yaklaşık 3 milyon sivilin zorlu şartlarına dikkat çekerek, “Gerçekten zorlu şartlarda yaşıyorlar. Bir yandan Esad rejiminin baskısına maruzlar. Rejim bir kez daha kendi vatandaşlarının umurunda olmadığını gösteriyor. Acımasız saldırılar düzenliyor. Bu durum sadece ABD hükümetinin görüşü değil, başka bağımsız komisyonların hazırladığı Suriye raporlarında da aynı durumu görüyoruz. Bu bölgeye insani yardım verilmesi gerekiyor. Burada 21’inci yüzyılın en büyük insani krizi yaşanıyor” ifadelerini kullandı.
“İDLİB SURİYE İHTİLAFININ MERKEZİ HALİNE GELMİŞTİR”
Esad rejiminin sivillere yönelik saldırılarına değinen Jeffrey, “Kimyasal silah kullanıldığını daha önce gördük Suriye’de. Kimyasal silah kullanımı sadece BM kararlarının ve uluslararası anlaşmaların ihlali değildir. Kitle imha silahları kullanmanın ötesine geçen bir durum söz konusudur. Esad rejiminin genel olarak attığı adımları bütünlüğünün bir yansımasıdır. Rusya ve İran gibi Suriye destekçilerinin adımlarının İdlib’de kritik bir noktaya geldiğini görüyoruz. İdlid artık Suriye ihtilafının merkezi haline gelmiştir” dedi.
“KESİNLİKLE KABUL ETMİYORUZ”
Suriye’de yaşanan süreci birçok ülkeyi etkilediğini anlatan Jeffrey, şunları söyledi:
“Bu sürece dahil olan bir çok ülke var. Bu güçler arasında bir ihtilaf olması da söz konusu. Türkiye ve Rusya’nın idlib’de böyle bir ihtilaf yaşama olasılığı çok yüksek. Bu yüzden uluslararası düzen açısından ciddi bir risk var. Riskin kaynağı kollektif güvenliğine bir tehdit olabilir, BM şartına karşı bir tehdit olabilir, ya da doğrudan bir askeri çatışma söz konusu olabilir. Böyle bir riskin yüksek olduğuna inanıyoruz. Bu yüzden komşu ülke olarak Türkiye’nin bazı sorumlulukları var. Suriye’nin bütün diğer komşularının benzer sorumlulukları var. ABD, Arap dünyası, AB ve NATO’nun sorumlulukları var. Biz bütün bu ülkelerin çözüme dahil olması gerektiğine inanıyoruz. BM liderliğinde siyasi bir çözüm olmasını istiyoruz. Bir askeri çözüm kabul etmiyoruz. Suriye devletinin Rusya ve İran ile birlikte yaptıklarının ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Her düzeyde çok hızlı olarak çalışmaları devam ettirmemiz gerekiyor. Başkan Trump ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın insani yardım konusunda ne yapılabileceği konusunda görüşmesi de gündemde.”
Göz Atmak İster misiniz?
“Etki Ajanlığı” yasa teklifi revize edilmek üzere geri çekildi
Kamuoyunda ‘etki ajanlığı’ olarak adlandırılan, “Devletin Güvenliği veya Siyasal Yararları Aleyhine Suç İşleme” maddesi geri …