TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Hıdır Çak, Kozan’daki 5 büyüklüğündeki depremin, 6 Şubat depremindeki orta hasarlı binalar için büyük bir risk oluşturduğunu söyledi.
Çak, “Adana’da orta hasarlı 4 bin 62 binamız vardı. Bunlardan 139’unun statüleri mahkeme kararıyla değişti. Nihayetinde Adana’da yıkılması gereken 3 bin 923 orta hasarlı bina bulunuyor” dedi.
6 Şubat depremindeki ağır hasarlı binaların yıktırıldığını anlatan Çak, “Depremden sonra hasar tespit çalışmalarımız yapıldı. Askıdan sonra bir aylık itiraz süreci vardı o da tamamlandı. Kesin raporlar muhtarlıklarda yayınlandı.
İlk etapta 11’i Çukurova, 2’si Tufanbeyli’de olmak üzere 13 binamız yıkıldı. Bu 13 binadan sonra acil yıktırılacak 41 binamız daha vardı. Bunlarda kısa sürede yıktırıldı. Bu arada orta ve az hasarlı binalarla birlikte ağır hasarlı binaların itirazlarından sonra mahkeme süreçleri olanlar vardı.
Mahkeme süreçlerinin bazısı erken bitti bazısı biraz daha uzadı. Ağır hasarlı bina sayımız 3 bin 297’ydi. Bu binaların tamamı yıkıldı enkazları kaldırıldı. Ağır hasarlı binalarla ilgili bir sorunumuz kalmadı” diye konuştu.
ASIL SORUN ORTA HASARLILAR
Asıl sorunun orta hasarlı binalarda yaşandığını dile getiren TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Hıdır Çak, “Orta hasarlı 4 bin 62 binamız vardı. Bu binaların (cumhurbaşkanının ifadesiyle) aslında ağır hasarlı sayılıp yıkılacağı söylendi. Ama daha sonra İçişleri Bakanlığı ve AFAD’ın yayınladığı genelgelerle beraber bu binaların güçlendirilebileceği belirtildi.
Güçlendirmek isteyenlerin ilgili belediyelere başvurarak güçlendirme ruhsatı almaları konusunda süre tanındı. Bu süre içerisinde bunları bir de mahkemelik olanları vardı. Bu 4 bin 62 binadan 139’unun statüleri mahkeme kararıyla değişti.
Nihayetinde Adana’da 3 bin 923 orta hasarlı bina bulunuyor. Bu binaların sadece 30’u güçlendirme ruhsatı alabildi. Geri kalanların hepsi yıkılacak. Yani güçlendirme ruhsatı alan bina oranımız yüzde 0.76. Bu son derece düşük bir rakam. Keşke bu orta hasarlı binaların bazıları güçlendirilebilseydi. Çünkü tamamının yıktırılması hem milli servet hem de bir anlamda bina sahiplerinin borçlanması anlamına geliyor” şeklinde konuştu.
PROSEDÜRLER YERİNE GETİRİLMEDİ
3 bin 923 binanın yıkılma süreciyle ile ilgili Valilik Yatırım İzleme Koordinasyon Başkanlığının ihaleler yaptığını ifade eden Hıdır Çak, şöyle devam etti : ”Bu binalar yıkılacak denildi. İhale yapılan ilçelerimiz Çukurova, Karaisalı, Karataş, Sarıçam, Pozantı ve Yumurtalık. Bu ilçelerimizde orta hasarlı binaların yıkımıyla ilgili ihale süreci tamamlandı. Diğer ilçelerle ilgili yıkım ihalesi yapılma aşamasında, henüz yapılmadı.
Biz inşaat mühendisleri odası olarak yıkımlarla ilgili bazı prosedürlerin yerine getirilmediğini düşünüyoruz. Birincisi ve en önemlisi emniyet tedbirlerinin alınması, ikincisi yıkımdan önce asbest ölçümlerinin yapılması, toz ve emisyonla ilgili problemlerin çözülmesi gerektiğini söylüyoruz.
Bir diğeri de yıkım yöntemi de olarak en tepeye konulan iş makineleriyle yıkımın tehlikeli olduğunu, bu yıkımlarda başından sonuna kadar inşaat mühendisi bulunması gerektiğini, bunlarla ilgili tüm emniyet tedbirlerinin alınmasının gerektiğini söylüyoruz. Özellikle yıkım sırasında ortaya çıkan asbest ve tozun emisyon ölçümlerinin yapılmadığını çevreye ekolojik anlamda tehlike yarattığını söylüyoruz.”
GÖRÜNTÜ KİRLİLİĞİ VE EMNİYET SORUNU
Hıdır Çak, şu açıklamalarda bulundu: “Elbette depremin hangi saatte olacağını bilemiyoruz. Dolayısıyla şu an o orta hasarlı binalar etrafında hiçbir güvenlik önlemi alınmadan duruyorlar. Çevrelerinde insanlar yaya olarak geçiyorlar. Trafiğe ya da bulvarlara cephesi olan, daha küçük sokaklara cephesi olan binalarımız var. O binaların çevresinden her an araçlar geçiyor. Orta şiddetli bir depremde bile orta hasarlı binaların yıkılma riski son derece yüksek. Dolayısıyla bu binaların yıkım işlemleri biran önce yapılmalıdır.
Çünkü bu binalar her dakika risk oluşturmaya devam ediyor. Okullar bölgesine yakın binalar var. Öğrenciler, yayalar geçiyor. Otobüs duraklarına yakın binalar var. Bir deprem anında bu binaların hangi yöne devrileceğini bilemeyiz. Bu 3 bin 923 binanın yıkım sürecinin biran evvel tamamlanması lazım. Kozan’daki deprem bunu bize bir kez daha hatırlattı. Ayrıca görüntü kirliliği de yaratan bu binalardan bazıları madde bağımlıları tarafından kullanıldığı için emniyet açısından da riskli bulunuyor.”